ilahi sözünü paylaş

Arkadaşların arasında bunu ilk beğenen sen ol!

Tamer Duman – Zindandan Mehmede Mektup

Tamer Duman Zindandan Mehmede Mektup İlahi Sözleri

Sayfamız da özenle düzenlediğimiz Tamer duman ilahi sözlerini bulabilirsiniz. Sizde yazımızın devamına giderek, Tamer duman zindandan mehmede mektup ilahi sözlerini takip ederek sosyal ağlarınız da paylaşabilirsiniz. En güzel Tamer duman zindandan mehmede mektup ilahi sözleri için bizleri sosyal ağlarımızdan takip ederek, beğendiğiniz ilahi sözlerine ulaşabilirsiniz. Sizde hoşunuza giden bu ilahi sözlerini, sosyal medya üzerinde twitter, facebook ve instagram gibi sosyal ağlarınız da paylaşabilir vede bizlere destek olabilirsiniz. Tamer duman zindandan mehmede mektup ilahi sözleri için yazımızın devamına giderek, takip edebilir ve sevdiklerinize de gönderebilirsiniz.

Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Zindan iki hece, Mehmed’im lâfta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta,
Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mı? .. Belki… Daha ölmedim!

Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli,
Avlu… Bir uzun yol… Tuğla döşeli,
Bu yol da tutuktur hapse düşeli,
Git ve gel… Yüz adım… Bin yıllık konak,
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru zoru içinde,
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Üstüste sorular soru içinde,
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı,
Kaydını düştüler, mühür basıldı,
Bir idamlık Ali vardı, asıldı,
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı,
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil,
Bahçeye diktiği üç beş karanfil.


Zindandan Mehmed’e mektup var,
Zindandan mektup var Mehmed’e zindandan.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat,
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat,
Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat,
Yalnız seccâdemin yününde şefkat,
Beni kimsecikler okşamaz mâdem,
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem.

Sükût… Kıvrım kıvrım uzaklık uzar,
Tek nokta seçemez dünyadan nazar,
Sükût… Kıvrım kıvrım uzaklık uzar,
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir,
İstersen demirde muhali kemir,
Ses demir, su demir ve ekmek demir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir,
Garip pencerecik, küçük, daracık,
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış,
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış,
Dua, dua, eller karıncalanmış,
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış,
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu,
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş,
Karanlığında nur, yeniden doğuş,
Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş,
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

Zindandan Mehmed’e mektup var,
Zindandan mektup var Mehmed’e zindandan.

Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!