ilahi sözünü paylaş

Arkadaşların arasında bunu ilk beğenen sen ol!

Ünal Doğan – Uhud

Ünal Doğan Uhud İlahi Sözleri

Sayfamız da düzenlemiş olduğumuz Ünal doğan ilahi sözlerini bulabilirsiniz. Sizde yazımızın devamına giderek, Ünal doğan uhud ilahi sözlerini takip ederek sosyal ağlarınız da paylaşabilirsiniz. En güzel Ünal doğan uhud ilahi sözleri için bizleri sosyal ağlarımızdan takip ederek, beğendiğiniz ilahi sözlerine ulaşabilirsiniz.

Günlerden cuma,
Uhut’a gelenler var,
Medine yolu toz duman,
Uhut’a gelenler var.

Bir dağılsa da şu hava,
Görsek Medine-i Münevvere’den Uhut’a gelenleri,
Bir görsek Allah Rasulü’nü,
Ve eroğlu erleri.

Bakın göründüler işte,
Atının üzerinde evrenin efendisi!
Cihanın gözbebeği!
Uhut’un sevgilisi!

Sağında ve solunda ashab-ı güzin,
Önündeyse iki üveyk yürüyor,
Biri Sad bin Muaz,
Diğeri Sad bin Übade,
Allah’ım bu ne edep,
Atlarının bile başı yerde,
Bakın şu iki gence!

İkisi de onbeşinde,
Şu kısa boylu olanı Rafi’ bin Hadic!
Parmaklarının ucuna basıyor ki,
Boyu uzun görünsün!
İyi ok attığı söylenince,
İzin veriyor efendimiz.

Diğer gençse Semüre bin Cündüp,
Ağlayarak peygamberinin yanına gidiyor,
Ya rasulallah! diyor,
Rafi’ye izin verdiniz. Bana niye izin yok?
Ben rafi’yi güreşte yeniyorum.

Efendimiz tebessüm buyuruyorlar,
Ve bu iki ana kuzusuna güreş tutturuyorlar,
Semüre Rafi’yi yenince güreşte,
Fahr-i kainat ona da izin veriyor.

Günlerden cumartesi,
Uhud’a gelenler var,
İşte Ayneyn Tepesi-Okçular Tepesi,
Başlarında Abdullah bin Cübeyr,
Sultanı dinliyorlar.

Düşmanı yendiğimzi görsenizde,
Size haber vermedikçe, adam göndermedikçe,
Yerlerinizden ASLA ayrılmayın!
Kuşların cesetlerimizi kapıştıklarını görseniz dahi,
Ben size adam göndermedikçe,
Yerlerinizden asla ayrılmayın!


İki ordu da hazır,
İki ordu da harp nizamında,
Ve Uhud’un kalp atışları dışında yeryüzü nefes bile almıyor!
Sessizliği bozan Kureyş’in Sancaktarı’dır.

Söylediği her söz küfür kokulu,
Benimle çarpışmaya er meydanına kim çıkar!
Bu bir meydan okumadır.

Cevapsa bir çift ayak sesi,
Gözler Uhud toprağında yürüyen bu ayaklarda,
Kime ait bu adımlar ki bastığı toprak ‘ALLAH’ diyor!

Ve Esedullah namıyla Hz. Ali(R.A.) yürüyor,
Birkaç saniye, bir tek hamle,
ALLAH’ın(C.C.) Arslanı dimdik ayakta,
Kureyş’in sancağı ise yerde,
Ardından bir başkası yükseltiyor sancağı,
Ama bilmiyor ki bu defa kim var Uhud meydanında,

Gökyüzünde yıldırımlar,
Yeryüzünde Hamza var,
Asıl şimdi başladı Uhud’un türküsü.

Tam üç katı düşmanla Peygamber(A.S.M) ordusu,
Göz göze ve diş dişe,
Uhud’da yiğitler var,
İşte: Ebu Lücane,
Kılıcın üzerinde bir yazı,
Korkaklıkta ar,
İlerlemekte şeref var!

İşte: Musab bin Umeyr,
Zırhını giyinince,
Nasılda Peygamber’e(A.S.M.) benziyor,
Ve döne döne savaşan Hz. Hamza,
Ben Allah’ın(C.C.) Arslanı’yım diyor!
Ebu Katade’ye bakın.

Bakın bir ok fırlıyor müşrik yayından,
Bir havayı yara yara geliyor,
Hedefte Rasulullah(A.S.M.) var,
İşte: Ebu Katade,
Okun Fahr-i Kainat’a(A.S.M) doğru gittiğini görünce.

ALLAH’ı(C.C.) andı önce,
Ve uzattı başını!
Ok Katade’nin gözüne saplandı,
Uhud’da yiğitler var,
Şirk ordusunu bozguna uğratan,
Ömer bin Hattab’a bakın,
Gözleri çakmak çakmak,
Ama telaş var yüzünde Hz. Ömer’in, (R.A.)

Bu ne hal ey Ömer,
Düşman hüsran yaşarken,
Zafer kaznılmışken,
Bu ne hal ey koca Ömer!

Niçin okçular tepesine bakıyorsun?
Neler oluyor orda?
Niye iniyor okçular Ayneyn Tepesi’nden?
Allah Rasulü(A.S.M) haber vermeden niye iniyorlar?

Ey Abdullah bin Cübeyr!
Durdursana okçuları!
Durun, Allah(C.C.) aşkına durun!

Arkanızdan düşman geliyor, inmeyin yerinizden,
Sahabe sendeliyor inmeyin yerinizden,
Kainat yalvarıyor inmeyin!
Sultanlar Sultanı’nı(A.S.M) incitecekler, inmeyin!