ilahi sözünü paylaş

Arkadaşların arasında bunu ilk beğenen sen ol!

Uğur Arslan – Er Mektubu

Uğur Arslan Er Mektubu İlahi Sözleri

Sitemiz de özenle hazırladığımız en iyi Uğur arslan ilahi sözlerini bulabilirsiniz. Sizde yazımızın devamına giderek, Uğur arslan er mektubu ilahi sözlerini takip ederek sosyal ağlarınız da paylaşabilirsiniz. En güzel Uğur arslan er mektubu ilahi sözleri için bizleri sosyal ağlarımızdan takip ederek, beğendiğiniz ilahi sözlerine ulaşabilirsiniz. Sizde hoşunuza giden bu ilahi sözlerini, sosyal medya üzerinde twitter, facebook ve instagram gibi sosyal ağlarınız da paylaşabilir vede bizlere destek olabilirsiniz. Uğur arslan er mektubu ilahi sözleri için yazımızın devamına giderek, takip edebilir ve sevdiklerinize de gönderebilirsiniz.

Anne! O elinde tuttuğun zarf,
Bir ihanet anında örülmüştür
Ve zarfın içindeki kağıt
Er mektubudur görülmüştür.

Doğum günüm bugün; 3 Aralık.
Ve şafak karanlık,
Bu mektubu sana yazıyorum anne,
Dün sevdiğimle ayrıldık,
Son mektubuymuş bana yazdığı,
Bir daha yazmayacakmış,
Demek sevda ayrılığa bir ay dayanırmış,
Ve asker ocağında terkedilmek de varmış.

Bu mektubu sana yazıyorum anne,
Bugün doğum günüm; 3 Aralık.

Ve şafak karanlık,
3-5 nöbetindeydim dün gece,
Bir şarjörün boşluğunda içtim son sigaramı,
Ve yorgan gibi örttü üstümü kar siperde.

Sabaha karşı biraz içim geçmiş,
Hayalin gözümün önüne geldi anne,
Kız kardeşimi de verdiğinden beri sevdiğine,
Bir ben bir de sen kaldın geriye.

Üzülme anne, üşümüyorum,
Bekliyorum elim tetikte,
Bekliyorum memleketi ve seni,
Ve artık beklemiyorum,
Beni beklemeyen sevdiğimi.


Beklemiyorum yüreğimi ve aşkımı,
Soğuk siperde yalnız bırakan sevgiyi,
Ve bekliyorum anne, elim tetikte,
Eğer girerse menzile vurup öldüreceğim,
Hem aşkı hem sevgiyi.

Geçen gece karakolu bastılar,
Kurşunlar yağmur gibi yağdı üzerimize,
Garip gelecek belki sana ama,
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne,
Biliyor musun, o an hiç korkmuyorsun.

Herkes kendini bir sipere atıyor,
Ve gecenin karanlığında kurşun yerine,
Işıl ışıl yıldızlar yağıyor sanki üzerimize,
Ve ölüm aklına bile gelmiyor anne,
Yıldızlar yağıyor üzerimize.

Ve kurşundan yağmurlar.
Ama sadece şehitler ıslanıyor anne,
Canlar! Canlar gidiyor canlar,
Kim bilir ne zaman bahar?

Doğum günüm; 3 aralık,
Hiç saymadım kaç günüm kaldığını,
Daha şafak karanlık.

Yeni yeni bitmeye başladı, dede torun muhabbetleri,
Ve yeni yeni öğrendim tokat yememeyi,
Biliyor musun anne, zamanla herşeye alışıyor insan.

Akşam postalları boyayıp yatmaya,
Sabah iştimaya kalkmaya,
Barut kokusuna, tüfeğe, havai fişeğe, nohuta ve kara şimşeğe,
İnsan herşeye alışıyor anne.

Hele bir de olmasa şu çarşı izni,
Doyasıya yemek yemek ve eşe dosta telefon etmek,
Hele bir de olmasa.

Herşeye alıştım da,
Bir alışamadım sevdiğimin başkasına gidişine,
Benden saklama anne,
Sen de biliyorsun 1 haftaya kadar,
Nikah masasına oturacağını,
Kızma ama anne.

Bu terk ediliş ya firara gebe,
Ya da bir daha hiç dönmemeye,
Sitemim sana değil anne,
Ama bu terk ediliş ya firara gebe,
Ya da bir daha hiç dönmemeye.

Geçen gece yine karakolu bastılar,
Kurşunlar yine yağmur gibi yağdı üzerimize,
Garip gelecek belki sana ama,
Ortalık bayram yeri gibi oldu anne,
Biliyor musun, o an hiç korkmuyorsun,
Herkes kendini bir sipere atıyor.

Ve gecenin karanlığında kurşun yerine,
Işıl ışıl yıldızlar yağıyor sanki üzerimize,
Ve ölüm aklına bile gelmiyor anne,
Yıldızlar yağıyor üzerimize,
Ve kurşundan yağmurlar.